Toyota’yı tanımlarken, listenin genelde son sıralarında sayabileceğiniz özellikler vardır. Tasarım, dinamizm, farklılık… Evet şu ana kadar belki böyleydi ama C-HR bu kalıpları yıkmaya hazır. Konseptten fırlamış yerli üretim hibridi İspanya’da kullandık.
Evet Japon marka dayanıklı, uzun ömürlü, sorunsuz… Fakat otomotiv sektöründe bundan çok daha fazlasını bekleyen, donanımlı, keyfine düşkün ve dikkatli bir alıcı kitlesi var. Tasarım, motor- şanzıman uyumu, ergonomi bu müşterilerin öncelikleri. Toyota’nın iyi bildiği hibrid işine öğrenmeye iştahlı olduğu tasarımı ekleyin, bu otomobili Türkiye’de üretin, konsept ruhunu yansıtın işte karşınıza çıkan C-HR, Toyota’da rüzgarın yönünü değiştirmeye aday. Toyota Prius platformundan yükselen ve Türkiye’de üretilen ilk hibrit olma özelliğine sahip C-HR, Avrupa’dan Amerika’ya buradan ihraç edilerek ülkenin gururu da olacak.
İlginizi çekebilir
Konsept yüzlü otomobillerin canlı hallerinin farklı olduğuna çokça şahit olduk fakat C-HR neredeyse bir konsept gibi. Coupe formunu dışarıdan bakıldığında görebiliyorsunuz, dışarıdan bakıldığında mandal şeklindeki arka kapı kolları da dikkat çekiyor. Otomobilin yüzündeki hatlar ona keskin bir bakış kazandırırken özellikle arka tasarım iddialı. Coupe formunun iç mekanda özellikle arka koltuk yolcularına ciddi bir klostrofobi yarattığı gerçek. Cam tavan opsiyonunun sunulmaması da bu kusuru daha da göze batırıyor. Ama gerek önde gerekse arkada baş ve diz mesafeleri tahmin edilenden çok daha iyi. Dışarıdan bakıldığından daha geniş bir iç mekan söz konusu. Yine otomobilin rakibinin Nissan Juke olduğunu düşünenleri yanıltmak Toyota’nın işi, bu otomobil bir Qashqai rakibi.
İç mekana geçildiğinde şık bir kokpitle karşılaşıyoruz. Farklı plastik malzemeler kullanılmış fakat kokpitin en önemli unsuru mavi şerit. Otomobilin ön kısmında bunu farketmek oldukça kolay. Göstergeler oldukça net, hibrit sisteminin detaylarını buradan takip etmek mümkün. Multimedya ekranı konsolun ortasına yerleştirilmiş ve buradan hibridin tüm özelliklerini ve sürüş durumunu görmek mümkün. Motor özelliklerini inceleyecek olursak 1.2 litrelik turbo beslemeli 116 HP gücündeki versiyon ve Türkiye’ye yeni bir hibrit yasası armağan eden 1.8 litrelik Prius bazlı 122 HP’lik C-HR’ye özel geliştirilmiş CVT şanzıman destekli bir ünite bulunuyor. Hibrit versiyonun 3.8 lt/100 km’lik tüketim verisi ortalamalarının 1-2 litre üzerinde seyahat ediyoruz. CVT şanzıman manuel kademeyle hareket imkanı verse de o bir CVT. Yüksek bir performans beklentisi olmaksızın kesintisiz bir şekilde yola devam ediyoruz. Elektrikli ve benzinli motorun birlikte hareket ettiğinde biraz daha etkileyici bir sürüş söz konusu olsa da şanzıman size performansı yansıtmaktan uzak. Ama Japon markalar CVT’de ısrarcı. Onun iddiası kesinlikle tüketim ve bunda da bir hayli başarılı. Hatta hibridler dizellerin sonunu getirmeye çok yakın hissettiriyor. Şehir içerisindeki trafikte özellikle elektrikli motorla ilerleyebiliyor olmak, tüketimsiz sürüş İstanbul gibi büyük şehirlerin ilacı. Otomobilin süspansiyon sistemi konfor odaklı, ne çok sert ne çok yumuşak bir ayar söz konusu. Arka koltuklarda oturanları şık arka tasarımın meyvesi spoylerin rüzgar sesi karşılıyor. C-HR’nin yalıtımında biraz daha çalışılabilir hissi veriyor. Rekabetçi, fiyatı, şık tasarımı ve düşük tüketimiyle Türkiye’ye hibridi öğretmeye geliyor.
Yazı : Volkan Demirkuşak
Son yorumlar