Ne 2014’teki gibi bir gece ansızın ÖTV artışı yapılmış, ne tüketimi düşürecek hamleler gerçekleşmişti. Önümüzde kritik bir seçim olduğu için hükümet sektörü pek ‘cari açık, ithalat’ diye de zorlamıyordu. Yoğun rekabette kurdaki hızlı yükseliş de fiyatlara pek yansıtılmayınca tüketiciler ilk 4 ayda adeta bayilere akın etti.
Binek otomobil ve hafif ticari araç pazarı yılbaşından bu yana beklentilerin üzerinde performans gösterdi. Satışlar 2015 yılının ilk dört ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde60’a yakın arttı. Tüm zamanların en yüksek satış performansının sergilendiği 2011 yılının ilk 4 ayı bile mazide kaldı. 4 aylık satış tüm zamanların rekoruna ulaşırken, bu performansın aynı şekilde devam etmesi halinde toplam pazarın 1 milyona ulaşacağına kesin gözüyle bakılmaya başlandı.
Kuşkusuz bu rekor satışlar tüm tahminleri değiştirirken, firmalar art arda revize hedeflerini açıklamaya başladı. Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) bile 4 ay sonunda yılsonu tahminlerini 950 bin adede kadar yükseltti. Gazetelerde ‘Milyonluk Pazar’ başlıkları manşetleri süslemeye başladı. 2.5 yılın ardından 22 Mayıs’ta kapılarını açan İstanbul Autoshow fuarınında satışları olumlu etkileyeceğini düşünen sektör temsilcilerinin moralleri yerindeydi.
İlginizi çekebilir
Hikaye buraya kadar şahane.
Unutulan tek nokta Türkiye’de yaşadığımızdı. Yani herşey bir gece ansızın değişebilirdi. Değişti de.
Bir sabah bir uyandık kiOyak Renault işçileri işi bırakmıştı. Sendika ile işçi arasında bir sıkıntı var herhalde, kısa sürede biter diye düşünüldü. Ama öyle olmadı. Oyak Renault’un 6 bine yakın çalışanı, sendikanın Bosch fabrikası için aldığı yüzde 60’lık zammın kendileri için yapılmadığını gerekçe göstererek işi bıraktı. Oyak Renault çalışanları 6 ay önce 3 yıllık sözleşme yapmış ve yüzde 12 zam almıştı. Yaptıkları eylemin yasal olmadığı belirtiliyordu ama tüm işçiler aynı anda işi bırakınca Oyak Renault fabrikasında şalterler indi.
Durum önce Bursa’daki diğer yan sanayi fabrikalarına ardından Tofaş’a sıçradı. Bir anda 10 binin üstünde işçi fabrikanın önünde eylem yapmaya başladı, tüm üretimler durdu. Eylem dalga dalga yayıldı. Otomotiv fabrikalarında kayıp dakikada 1 araçtı. 8 günlük eylem sonrası, sadece üretilmeyen araç kaybı 15 bine ulaştı. Yurtdışına gidemeyen parçaları, motor ve şanzımanları saydığımızda iş globalbir krize dönüştü.
Ve bu eylemlerin gölgesinde Türkiye’nin en büyük şovu İstanbul’da başladı. Gölgesinde diyorum çünkü aylardır bu fuara hazırlanan üretici firmaların aklı eylemlerdeydi. Tofaş CEO’su Cengiz Eroldu dünya prömiyeri yaptıkları yeni modelleri için fuardaydı ama yüzünden sıkıntısı belli oluyordu. Yan sanayiden tedarik sağlayamadığı için üretimi duran Ford Otosan’ın Genel Müdürü Haydar Yenigün, fuarın açılışına bile gelememişti. Herkes gergin, herkes sıkıntılı.
Autoshow’un ilk günü ne gördün derseniz yeni modellerden, dünya tanıtımlarından bahsetmek isterdim arkadaşlar ama, ben otomotiv gruplarının en başındaki isimlerin gözlerinde ilk kez bu kadar çaresizlik gördüm. Ortada büyük bir eylem ve her geçen gün artan kayıplar. Yapılmış sözleşmeler. Eller kollar bağlı…
Üst düzey yöneticilerin hemen hemen hepsi işçilerin biran önce üretime dönmelerini isterken, bu konuda basından da destek beklediklerini, aksi takdirde çok büyük kayıpların yaşanacağını söylediler. Birçok projenin de iptal olacağı endişesi rahatsız ediciydi.
21 yıllık gazetecilik geçmişimde çok büyük krizler gördüm, çok büyük inişçıkışlara şahitlik ettim ama bugüne kadar otomotiv sanayini hiç bu kadar çaresiz görmedim. Bu yazıyı yazdığım sırada yan sanayi fabrikaları ve Tofaş’ta üretim kısmen başladı. Kısmen diyorum çünkü biraz beyaz yakalar sahneye çıktı, biraz taşeron işçiler alındı. Tabi ikna edilen bazı eylemci işçileri de unutmayalım.
Şu anda gerek gerek sanayi üretiminde gerekse ihracatta çarkları döndüren tek sektör otomotiv. Umarım bu büyük kriz daha fazla kayıp yaşanmadan her iki taraf için de en iyi şekilde çözüme ulaşır. Aksi takdirde Türkiye ekonomisi iyileşmesi çok güç büyük bir yara alacak.
Son yorumlar