Bugün dünyada otomotiv sektörünü domine eden dev ülkelere baktığımızda üretici sayılarının üçü geçmediğini görüyoruz. Bir tek Japonya hariç. Almanya’da bugün Mercedes, BMW ve Volkswagen olmak üzere üç üretici var. En büyük pazar olan Amerika’da ise Chrysler’in Fiat bünyesine girmesinin ardından General Motors (GM) Ford ve belki de Tesla’nın yer aldığını görüyoruz. Fransa’da PSA (Peugeot-Citroen) ve Renault, İtalya’da ise Fiat-Chrysler yer alıyor.
4.4 trilyon dolarlık ekonomik büyüklüğe sahip Japonya’da ise bugün tam sekiz otomobil üreticisi var. Bunlardan Toyota dünyanın en çok satan otomobil satan markası. Diğerleri Nissan, Mazda, Subaru, Honda, Daihatsu, Suzuki ve Mitsubishi. Ticari araç üreticilerini hiç saymıyorum bile. Yapılan analizler ve sektör yetkililerinin öngörüleri doğrultusunda önümüzdeki 10 yıl içinde Japonya’da da otomotivde konsolidasyonların yani birleşmelerin olacağı belirtiliyor. Hem de bunu Japonlar söylüyor. Yani diğer dev pazarlar gibi Japonya’da da en fazla üçbüyük üretecinin kalacağı iddia ediliyor.
İlginizi çekebilir
Toyota ve Daihatsu
Toyota, geçtiğimiz ocak ayında yine bir Japon otomobil markası olan Daihatsu’nun almak için harekete geçmişti. Şu anda Daihatsu’nun yüzde 51.2 çoğunluk hissesine sahip Toyota, kalan yüzde 48.8’lik hisse için 3.2 milyar dolarlık bir parayı gözden çıkardı. Toyota bu satın alma işlemi tamamlandığında Daihatsu’yu gençleştirme operasyonuna dahil etmeyi düşünüyor. İddialara göre Daihatsu’nun tamamını almak isteyen Toyota, bu markayı Renault-Dacia örneği gibi düşük maliyetli bir alt marka statüsüne sokabilir. Hatırlanacağı üzere Lexus da Toyota’nın premium seviyedeki markası olarak yer alıyor. Toyota ile Daihatsu arasındaki işbirliği 1967 yılında başladı fakat Toyota’nın çoğunluk hisseyi eline alması 1998 yılında gerçekleşti. Satış rakamları bazında 2015’te yüzde 13.3 düşüş yaşayan Daihatsu dünya genelinde yüzde 0.8’lik genel satış payına geriledi. Toyota ise üst üste dördüncü yıl en çok satan üretici unvanını elinde tutmayı başardı.
Mazda ve Suzuki
Diğer taraftan Honda, Mazda ve Mitsubishi’nin Rover, Ford ve DaimlerChrysler ile ortaklık yaptığını ama pek başarılı olunamadığını hatırlıyoruz. Sonuç olarak bakıldığında bugün hiç bir Japon marka hem satış hem ciro hem de nakit gelir olarak Toyota’nın yanına bile yaklaşamıyor. Bu yüzden Nissan haricindeki diğer Japon üreticilerin uzun yıllardır hep bir birleşme, ortaklık hedefleri ve planları oluyor. Toyota’nın Ar-Ge bütçesi 14 milyar dolara ulaşırken, bu bütçe Nissan, Subaru, Suzuki, Mazda ve Mitsubishi’nin toplam Ar-Ge harcamalarının üstünde. Konsolidasyonlar yani Japon markaların birleşmesi kimle, ne zaman olur tahmin etmek zor ama belirli işbirliklerinin şimdiden konuşulduğunun altını çizmem lazım. Örneğin Mazda ve Toyota geçtiğimiz yıl çevreci araçlar için teknoloji işbirliği yapacaklarını açıkladılar. Bilmeyenler için Mazda’nın büyük hissedarı kısa süre önceye kadar Amerikan Ford’du. Şimdi Toyota ile bir ortaklık yapılır mı henüz söylemek için erken. Mazda üst düzey yöneticisi Tetsuya Fujimoto, “Gelecekte ne olacağını bilemeyiz” diyerek kapılarının açık olduğu sinyalini veriyor. Türkiye distribütörlüğü Doğan Holding’e geçen Japon Suzuki’nin dünyadaki durumu ise biraz karışık. Bundan bir kaç yıl önce Alman Volkswagen Grubu, Suzuki’yi tam bünyesine katıyordu ki son dakika iş bozuldu. Daha sonra Toyota’nın alacağı iddia edildi ancak Toyota’nın Daihatsu’nun tamamını alacağının belli olmasıyla bu işin de yattığı düşünüldü. Ancak yine de Japon analistler Suzuki ile Toyota arasında 10 yıl içinde nikah kıyılabileceğine inanıyorlar. Hatta buna kesin gözüyle bakılıyor.
Honda ve GM
Honda tarafına baktığımızda ise Amerikan General Motors (GM) ile flört halinde olduğunu söyleyebiliriz.
Bilmeyenler için GM ile Honda geleceğin hidrojen teknolojileri konusunda başarılı bir işbirliğine imza atmış durumda. Gelecek neleri getirir ama bur da da bir evlilik beklentisi yüksek. Diğer taraftan elektrikli otomobil teknolojileri konusunda Honda’nın ortaklıktan yana olduğunu da yapılan açıklamalardan biliyoruz. Son olarak Nissan. Biliyorsunuz Nissan 1999 yılından bu yana Fransız Renault ile ortak. Ama ne Nissan’ın Renault’un bünyesinde ne de Renault’un Nissan’ın bünyesinde bir şirket. İki bağımsız şirket olarak gözükmesine rağmen CEO’ları tek; Carlos Ghosn. Ama bu ortaklık hissedarları pek tatmin etmiyor gözüküyor. Özellikle Renault’un hissedarı olan Fransız hükümetini. Bir çok konuda ayrılık yaşandığı ortada. Ama Nissan’ın önümüzdeki 10 yılda başka bir ortaklık yapacağı tahmin edilmiyor.
Son yorumlar